Almanya,  Seyahat

Münih Gezi Notları

Bavyera’nın Başkanti; Bira Bahçeleri, Endüstri ve Tarih

Orta Avrupa’nın en gözde bölgelerinden biri olan Bavyera’nın başkenti, Münih’e geldik. Almanya’nın üçüncü büyük şehri olan Münih, endüstri, sanayi ve global şirketlerin merkezi olması sebebiyle yüksek refah seviyesine sahip ve ülkenin en zengin bölgelerinden biri olarak sayılıyor. Burada endüstrileşme ile gelen modernleşme ve geleneksel kültür öyle güzel harmanlamış ki, sokaklarında gezerken her iki dünyayı bir arada hissedebiliyorsunuz. Üstelik bu kültür, sadece mimari ya da şehir düzeninde değil, insanların günlük hayatında da kendini gösteriyor: Sosisler, pretzeller, bira bahçeleri ve bira evlerinde üretilen yerel biralar, Bavyera bölgesinin vazgeçilmez parçaları. Öyle ki buradaki çoğu insan kendini “Alman”dan ziyade “Bavyeralı” olarak tanımlıyor.

Münih’in en güzel yanlarından biri de dinamizmini korurken aynı zamanda dingin ve huzurlu bir atmosfere sahip olması. Burada aceleye kapılmış bir telaş hissetmiyorsunuz; aksine düzenli, sakin ama bir o kadar da canlı bir yaşam var. Üstelik şehir, İkinci Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş bir merkez olarak tarihî bir derinlik de taşıyor.

“Acaba Münih sıkıcı mı, yapacak şey bulabilir miyim?” diye düşünüyorsanız içinizi rahatlatabilirim: hiç sıkılmayacaksınız. Tam tersine, buraya ayırdığınız zamanın yetmediğini düşünebilirsiniz. Çünkü şehir; çeşit çeşit müzeleri, keyifli bira bahçeleri, yemyeşil kocaman parkları ve merkezden biraz uzaklaşınca keşfedebileceğiniz sayısız güzelliğiyle 3–4 günlük bir kaçamak için bile harika bir nokta.

Kısacası Münih, hem kültürüyle hem de yaşam tarzıyla mutlaka görülmesi gereken şehirlerden biri… Hadi gelin, birlikte keşfetmeye başlayalım! 

Münih’e Ne Zaman Gidilir, Ne Kadar Kalınır?

Bildiğiniz gibi Münih, Oktoberfest’in doğduğu şehir. Her yıl eylül ayının sonlarına doğru Theresienwiese’de dev çadırların içinde kurulan bira standlarıyla başlayan bu festival, 16-17 gün kadar sürüyor ve şehri kocaman bir şenliğe dönüştürüyor. Eğer seyahatiniz bu tarihlere denk gelmezse üzülmeyin; Münih her zaman keşfedecek şeyler bulabileceğiniz bir şehir. Özellikle bahar ve yaz aylarında, kocaman parklarında piknik yapan insanlarla, bira bahçelerindeki kalabalıklarla şehir bambaşka bir atmosfere bürünüyor.

Münih’in bir diğer cazibesi de noel pazarı zamanı. Kasım sonu ve aralık başında kurulan Christmas Market’ler, şehri rengarenk bir atmosfere sokuyor. Sıcak şarap kokuları, ışıl ışıl süslenmiş sokaklar ve el işi stantlarıyla bu dönemde Münih’i ziyaret etmek gerçekten keyifli bir seçenek.

Tek bir sorun var: soğuk! Münih’in iklimi biraz sert. Yazın bile aniden çıkan rüzgar içinizi üşütebilirken, kış ayları daha da zorlayıcı olabilir. Bu yüzden size tavsiyem, noel pazarı gezmek gibi bir niyetiniz yoksa seyahatinizi bahar ya da yaz aylarına denk getirmeniz.

Münih’te Ulaşım

Münih’te toplu taşıma ağı oldukça gelişmiş ve aktarmalar birbirine çok yakın olduğu için şehirde ulaşım son derece kolay. S-Bahn (banliyö treni), U-Bahn (metro), tramvay ve otobüs gibi birçok seçenek mevcut. Şehir içi ulaşımda en hızlı ve en çok tercih edilenler S-Bahn ve U-Bahn.

Havalimanından şehir merkezine ulaşım için en pratik yol da S-Bahn. S1 veya S8 hatlarını kullanarak yaklaşık 45 dakikada havalimanından Marienplatz’a direkt olarak ulaşabilirsiniz. Tek yön bilet fiyatı 13 €, günlük bilet (Tageskarte) ise 14 € ve bu bilet aynı zamanda size gün boyu sınırsız toplu taşıma hakkı sağlıyor. Taksi veya Uber ile merkeze ulaşmak da yaklaşık 40 dakika sürüyor, ancak fiyatı 70–90 € civarında oluyor. Marienplatz’tan başka bir noktaya geçecekseniz, Google Maps üzerinden hangi metro hattını kullanacağınızı kolayca bulabilirsiniz.

Toplu taşıma biletlerini metro girişlerindeki makinelerden veya internet üzerinden online olarak satın alabilirsiniz. Online seçeneklere buradan bakabilirsiniz.

Şehir içi ulaşım bilet fiyatları, seçtiğiniz bölge ve gün sayısına göre değişiyor. Örneğin, merkez bölge Zone M için fiyatlar:

  • Tek yön bilet: 4,10 €
  • Gün boyu sınırsız kullanım (Tageskarte): 9,70 €
  • Munich Card: 16,90 €

2-5 kişi için geçerli olan grup biletleri ise 1–2 € daha uygun fiyatlı oluyor. Munich Card ise hem toplu taşımayı kapsıyor hem de birçok müze ve turistik noktada indirimli giriş sağlıyor. Hangi yerlere indirim uygulandığını buradan inceleyebilirsiniz. Biz 4 günlük Munich Card aldık ve gerçekten çok rahat ettik.

Sadece şehir merkezini gezecekseniz, Zone M biletleri işinizi görecektir. Ancak havalimanını da kullanmayı planlıyorsanız Zone M–6 (bazı kaynaklarda Zone C olarak geçiyor) biletini almanız gerekiyor. Benim önerim, tek yön bilet yerine Tageskarte veya Munich Card tercih etmeniz.

Münih’te Konaklama ve Kısa Bilgiler

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Münih’in toplu taşıma ağı oldukça gelişmiş. Bu sayede şehir merkezinin dışında kalsanız bile 30-40 dakikada merkeze rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Ama “Otelimden çıkıp yürüyerek tüm merkezi yerleri gezmek istiyorum” derseniz, konaklama için en uygun seçenek kesinlikle Altstadt olacaktır. Hem merkezi bir noktada olayım hem de yerel hayatın içinde bulunayım derseniz, tercihinizi Maxvorstadt bölgesinden yana kullanabilirsiniz.

Günlük hayat ve bütçeden bahsetmek gerekirse, Münih’te yeme-içme fiyatları biraz yüksek. Ama endişelenmeyin; fazla para harcamadan da yapılacak pek çok şey var. Mesela müze gezmek, parkların tadını çıkarmak ya da sokaklarda kaybolup şehrin ruhunu hissetmek… Üstelik pazar günleri çoğu müze ücretsiz ya da sadece 1 Euro.

Pazar gününden bahsetmişken; Almanya genelinde olduğu gibi Münih’te de pazar günleri çoğu dükkan ve market kapalı oluyor ve şehir adeta bir “ghost town”a dönüşüyor. O yüzden seyahatinizi pazar gününe denk getirmeyecek şekilde planlayabilir ya da en azından dönüş gününü pazar olarak seçebilirsiniz. Mecburen bir pazar günü Münih’te olacaksanız da en iyi alternatif müze gezmek olacaktır.

Alışveriş için şehir merkezinde sayısız seçenek bulunsa da, daha uygun fiyatlı alışveriş için şehrin biraz dışında yer alan AVM’leri tercih etmenizi öneririm.

Ulaşım ve müze girişlerinde tasarruf etmek için 3 günden uzun kalıyorsanız Munich Card işinize yarayacaktır. Daha kapsamlı bir seçenek arıyorsanız, Munich City Pass ile hem toplu taşımayı ücretsiz kullanabilir hem de pek çok müzeye ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Ama küçük bir not: “Biletsiz bineyim, bir şey olmaz” diye düşünmeyin; kontrol olursa ciddi ceza ödeyebilirsiniz.

Son olarak internet ve telefon kullanımı için biz e-sim tercih ettik, gerçekten pratik ve zahmetsiz bir çözüm oldu.

Münih’te Gezilecek Yerler

Marienplatz ve Çevresi

Marienplatz’a adım attığınızda ilk dikkat çekici yapı meydanın simgesi haline gelmiş Neo-gotik tarzdaki Yeni Belediye Binası (Neues Rathaus) ve onun ünlü saat kulesi Glockenspiel oluyor. Eğer saat 11:00’de ya da 12:00’de (yaz sezonunda ise bu saatlere ek olarak 17:00’de) oradaysanız saatin üstündeki rönesans figürlerinin hareketlerini izleyebilirsiniz. Aynı binada yer alan Juristische Bibliothek ise mimarisiyle dikkat çeken ve turistikleşmiş bir diğer yapı; ancak yalnızca belirli saatlerde ziyaret edilebiliyor.

Eski Belediye Binası (Altes Rathaus) ise bir zamanlar şehrin yönetim merkezi iken şimdi ise Oyuncak Müzesi olarak kullanılıyor. Meydandaki Mariensäule ve yakınlardaki Aziz Peter Kilisesi, Altstadt’ı gezerken karşınıza çıkacak diğer tarihi yapılardan.

Vikualenmarkt

Viktualenmarkt açıkhava pazar alanı diyebiliriz. Noel pazarını hatırlatan bu alanda sosis, kurutulmuş et, peynir, makarna gibi ayaküstü yiyebileceğiniz atıştırmalıklar bulabilirsiniz. Tabiki Bavyera’nın kültürü haline gelen bira bahçeleri de pazarın olmazsa olmazlarından. Altstadt tarafını dolaşıyorken pazarı şöyle bir turlayıp sonrasında pazarın hemen ilerisindeki Der Pschor ve Cafe Nymphenburg gibi mekanlarda bira molası vermek keyifli olacaktır.

Kaufingerstraße

Münih’in merkezdeki ana alışveriş caddelerinden birisi de Kaufingerstraße. Burada Urban Outfitters gibi popüler mağazalarda gezebilir ya da Hirmer gibi herşeyi bulabileceğiniz büyük mağazalarda alışveriş yapabilirsiniz. Caddenin ileriki kısmı Neuhauser Straße olarak devam ediyor; burada St. Michael Kilisesi; etkileyici mimarisi ve tarihi dokusuyla dikkat çekiyor.

Frauenkirche

Frauenkirche, Kaufingerstraße üzerinde yükselen ve Münih’in simgesi haline gelmiş yapılarından biri. Kulelerin tepesine çıkmayı başarabilirseniz eğer güzel bir şehir manzarası olduğu söyleniyor; tabii bunun için baya bir merdiven çıkmak gerekiyor. Alışveriş ve yürüyüşe mola vermek için kilisenin arka sokağında bulunan Nürnberger Bratwurst’u deneyebilirsiniz. Klasik Bavyera lezzetleriyle samimi bir mekan. 

Sendlingen Tor Straße

Sendlingen Tor Straße, Altstadt bölgesinde yer alan başka bir alışveriş caddesi. Cadde boyunca & Other Stores ve Weekday gibi mağazaları dolaşabilir ya da cephesi ve içi oldukça ihtişamlı olan Asamkirsche’yi gezebilirsiniz. Fakat kilise her zaman ziyarete açık olmayabiliyor. Önünden geçerken kapılar açıksa mutlaka girip bi görün derim.

Hofbräuhaus am Platzl

Hofbräuhaus, aslında bira üretim fabrikası olarak kurulmuş ancak günümüzde klasik bir Bavyera restoranı olarak kullanılıyor. İçeri girdiğinizde, geniş salonları ve tarihi dekoruyla adeta ortaçağ dönemine bir yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz. Kendi üretimleri olan biraları denemeye değer; özellikle siyah birası efsanevi, mutlaka tadılmalı.

Alternatif olarak Restaurant Pfistermühle ve Ratskeller München adlı restoranları da hem yemek yemek hem de biralarını tatmak için deneyebilirsiniz.

Platzl ve Çevresi

Münih’in merkezinde dolaşırken karşınıza çıkacak yapılardan biri Platzl; dar sokakların birleştiği bu küçük meydan, özellikle geleneksel Bavyera restoranları ve tarihi yapılarıyla ünlü. Burası, ünlü Hofbräuhaus’un da bulunduğu meydan olduğu için, günün her saati hareketli ve canlı.

Bu civarda gezerken tarihi görünümü ve zarif cephesiyle dikkatinizi çekecek yapılardan biri Orlando Haus. Tarihte farklı amaçlara hizmet etmiş olsa da günümüzde restoran ve kafe olarak kullanılıyor. Bölgenin en eski yapılarından biri olan Alter Hof ise 13. yüzyılda inşa edilmiş ve uzun yıllar Bavyera düklerinin ikametgahı olarak kullanılmış. Günümüzde kısmen müze, kısmen ofis ve sergi alanı olarak kullanılıyor.

Maximillan Strasse

Maximillan Strasse, Münih’in en prestijli ve şık caddelerinden birisi. Burada dünyaca ünlü markaların mağazalarını, lüks butikleri ve zarif vitrinleri yan yana görebilirsiniz. 

Odeons Platz

Odeons Platz,  Münih’in tarih boyunca birçok olaya ev sahipliği yapmış en önemli meydanlarından biri. 1920’lerde Hitler’in eylemlerinden bazıları burada gerçekleşmiş, Bugün ise çevresinde yükselen Theatinerkirche, Feldherrnhalle ve Residenz’in görkemli girişleriyle şehrin mimari açıdan en zengin alanlarından biri haline gelmiş. 

Meydana çok yakın olan Drückebergergasse adlı dar sokak da ayrı bir hikâye barındırıyor. Bir dönem, Odeonsplatz’daki anıta selam vermek istemeyen Münih halkı bu kestirme sokağı kullanarak meydandan gizlice geçermiş. Günümüzde kaldırım taşlarının üstündeki altın rengi çizgi bunu sembolize ediyor.

Residens Münich

Residens Münich, şehir merkezinde yer alan ve uzun yıllar Bavyera krallarına ev sahipliği yapmış görkemli bir saray kompleksi. İçerisinde Allerheiligen-Hofkirche, arka taraftında Hofgarten ve Avrupa’nın en büyük Rönesans salonlarından biri kabul edilen Antiquarium gibi bölümler bulunuyor. Özellikle Antiquarium’u mutlaka görmenizi tavsiye ederim, zira sarayın en ihtişamlı yerlerinden birisi.

Residenz için biletler farklı seçeneklerle satılıyor: yalnızca saray kompleksi, sadece hazine odası ya da her ikisini kapsayan kombine bilet alabilirsiniz. Ziyaretinize ayıracağınız süreye göre size en uygun olan seçeneği tercih edebilirsiniz.

English Garden

English Garden, Münih’in tam kalbinde yer alıyor ve öylesine büyük ki, New York’taki Central Park’tan bile geniş. Parkın içinde göller, nehirler, yürüyüş ve bisiklet yolları, bira bahçeleri bulunuyor. Hatta Eisbach nehrinde sörf bile yapılabiliyor! Burada bir öğleden sonranızı çimlere uzanıp güneşin tadını çıkararak geçirebilirsiniz. Eğer parkı baştan sona keşfetmek isterseniz, bisiklet kiralamak iyi bir seçenek olabilir. 

Parktaki klasik Bavyera bira bahçelerinin en ünlüsü ise hiç şüphesiz Chinesischer Turm çevresindeki alan. Hem ikonik bir yapı hem de sosyal bir buluşma noktası

Ve tabiki parkın ikonik yapısı Monopteros! Buraya akşam saatlerinde çıkıp gün batımını izleyebilirsiniz. 

Maxvorstadt

Maxvorstadt, Münih’in merkezine çok yakın, kültür ve üniversite hayatının iç içe geçtiği canlı bir semt. Hem Ludwig Maximilian Üniversitesi (LMU) hem de Teknik Üniversitesi (TUM) burada yer aldığı için bölge sakinleri genelde öğrenciler, sanatçılar ve akademisyenlerden oluşuyor. Hal böyle olunca Maxvorstadt entelektüel ve bohem bir atmosfer yansıtıyor.

Entelektüel demişken, müzeleri es geçmek olmaz. Maxvorstadt, aynı zamanda  Münih’in en önemli sanat duraklarının toplandığı bir bölge. Özellikle Pinakothek müzeleri, dünyanın en değerli resim koleksiyonlarını bulunduran üç büyük sanat müzesiyle dikkat çekiyor. Her biri farklı dönemlere ve sanat akımlarına odaklandığı için mutlaka görülmesi gereken yerlerden.

  • Alte Pinakothek (Eski Pinakotek): Rönesans, Barok ve Rokoko dönemlerinden eserler sergileniyor. Rembrandt, Rubens, Dürer ve Rafael gibi ustaların tablolarını burada görebilirsiniz.
  • Neue Pinakothek (Yeni Pinakotek): 19. yüzyıl sanatına odaklanıyor. Van Gogh, Monet, Goya ve Klimt’in eserleri öne çıkıyor.
  • Pinakothek der Moderne (Modern Sanat Müzesi): Üçlü arasında en dinamik olanı. Sadece resim değil; modern sanat, grafik tasarım, mimarlık, fotoğraf ve endüstriyel tasarımlar da sergileniyor. Andy Warhol, Picasso, Kandinsky gibi isimlerin eserlerinin yanı sıra Bauhaus objeleri ve modern mobilya tasarımları da burada görülebilir.

Museum Brandhorst, Maxvorstadt’ın öne çıkan çağdaş sanat müzelerinden biri. İçeri girmeseniz bile rengarenk çubuklarla kaplı binası oldukça dikkat çekici. Sadece yapının kendisini görmek ve etrafındaki parkta biraz vakit geçirmek bile keyifli olabilir.

Maxvorstadt, aynı zamanda kafe ve restoran çeşitliliğiyle de öne çıkan bir bölge. Yani biraz müze gezip yorulduktan sonra kahve molası vermek için Man and Machine, Lost Weekend ya da Café Zeitgeist gibi bölgenin sevilen kafelerini tercih edebilirsiniz. Ben Man and Machine’i denedim; kahvesi güzeldi ama içeride tuvalet olmaması biraz hayal kırıklığı yarattı. Yine de Münih’te metro duraklarında 60 cent karşılığında tuvalet bulabildiğiniz için çok büyük bir sorun olmuyor.

Eğer geleneksel bir Bavyera lokantasında yemek yemek isterseniz, Max Emanuel Brauerei – Wirtshaus und Biergarten’ı tercih edebilirsiniz. Öğle menüsü mevcut olsa da burası daha çok akşamları vakit geçirmek için tercih edilen bir mekan.

BMW Museum ve BMW Welt

“Arabalarla çok ilgilenmiyorum” diye düşünüyorsanız bile BMW Museum’un yalnızca bir otomobil müzesi olmadığını söylemeliyim. Burası, modern mimari ve tasarıma meraklı olanların da mutlaka görmesi gereken bir yer. Bina, dışarıdan bakıldığında bile futuristik hatlarıyla etkileyici bir tasarıma sahip ve teknoloji alanında bir müze olduğu her halinden belli. 

Müze, BMW’nin tarihsel kurulum sürecini, markalaşma hikayesini ve teknolojik gelişmelerini detaylı bir şekilde anlatıyor. Ayrıca ikonik otomobil modellerinden geleceğin konsept araçlarına kadar BMW araçlarını görmek mümkün.

Müzenin hemen yanında yer alan BMW Welt ise markanın sergi alanı ve satış ofisi gibi. Burada en yeni modelleri yakından görebilir, hatta test sürüşü yapma şansı bile bulabilirsiniz.

Münih’teki Diğer Müzeler

  • Lenbachhaus: Maxvorstadt’ta yer alan bu sanat müzesi, özellikle modern sanat koleksiyonuyla öne çıkıyor.
  • Haus der Kunst: Münih’in en önemli çağdaş sanat merkezlerinden biri.
  • Deutsches Museum: Avrupa’nın en büyük bilim ve teknoloji müzesi. Uçaklardan gemilere, bilgisayarlardan uzay araştırmalarına kadar inanılmaz kapsamlı.
  • Bayerisches Nationalmuseum: Bavyera kültürü, geleneksel sanat eserleri, mobilya, tekstil ve hatta Noel koleksiyonlarıyla ünlü.
  • Münchner Stadtmuseum: Münih’in şehir tarihine dair çok kapsamlı bir koleksiyon. Fotoğraf, film, müzik enstrümanları sergileri de bulunuyor.

Nymphenburg Sarayı (Münih içinde ama merkeze biraz uzak): Bavyera krallarının yazlık sarayı.

Çevrede Gezilecek Yerler

  • Neuschwanstein Şatosu: Walt Disney’in ilham kaynağı olan masal gibi bir şato. Alplerin eteğinde, çevresi göller ve dağlarla çevrili. Münih’ten trenle Füssen’e yaklaşık 2 saatte ulaşabilir, ardından kısa bir otobüs yolculuğuyla şatoya varabilirsiniz. Arabayla ise yolculuk yaklaşık 1,5 saatlik sürüyor.
  • Dachau Toplama Kampı: Günümüzde anıt ve müze olarak ziyaret edilebilen, dönemin ilk toplama kamplarından biridir. Şehir merkezinden S2 banliyö treniyle 25–30 dakikada Dachau’ya ulaşabilir, ardından kısa bir otobüs yolculuğuyla kamp alanına gidebilirsiniz. Araba ile ise yaklaşık 25 dakikada ulaşım sağlanıyor.
  • Salzburg (Avusturya): Münih’te birkaç gün geçirdiyseniz, küçük bir Avusturya kaçamağı yapmak harika olur. Salzburg, Mozart’ın doğduğu şehir ve barok mimarisiyle adeta bir masal şehri. Ayrıca şu instagram ünlüsü, doğa harikası olan Hallstatt’a da burdan geçiliyor! Salzburg’a Münih’ten tren yolculuğuyla 2 saatte ulaşabilirsiniz. Araba ile giderseniz yol yaklaşık 1,5–2 saat sürüyor. Salzburg ve Hallstatt hakkında daha fazla bilgi için Salzburg Gezi Rehberi’ne göz atabilirsiniz.

Çevrede gezilecek yerlere alternatif olarak şehir merkezinden kalkan günibirlik turlar ile de ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir